6 Haziran 2008 Cuma

Deyim ve Atasözü

Birçok kişi aralarında çok fark olmasına karşın deyimlerle atasözlerini karıştırıyor. Karıştırmaları doğal, çünkü ikisinin arasında ortak birçok özellik var. Her ikisinin de anonim olması, her ikisinin de kalıplaşmış sözler olması…Ancak şu da bir gerçek ki deyimle atasözü arasında çok önemli farklar da var. Sıradan bir insan bile biraz dikkat ettiğinde bu farkları görebilir.

Deyime atasözü, atasözüne deyim desek ne çıkar? Olmaz, deyime atasözü, atasözüne deyim diyemeyiz. Doğrusunu bilmek, doğru olarak kullanmak zorundayız. Bu, dil bilinçinin, dile saygının gereği.

Gerçi biz toplum olarak kulaktan dolma bilgilerle yetinen, pek okumayan, hatta hiç araştımayan bir toplumuz. Eğer bir yerlere gelmek, kandırılmamak, sömürülmemek, birilerinin oyuncağı olmamak istiyorsak, okumak, araştırmak, kulaktan dolma bilgilerle yetinmemek zorundayız.

Gelelim asıl konumuza. Deyimlerle atasözleri arasında öncelikle amaç farklılığı var. Deyimlerde amaç, dile çekicilik canlılık katmak, tek bir sözcükle karşılanamayan birtakım soyut kavramları karşılamak, bu kavramaları somutlaştırmaktır. Atasözlerinde ise amaç, ders vermek, yol göstermek, yüzyıllara ait deneyimleri gelecek kuşaklara aktarmaktır.

Deyimler söz değerinde, atasözleri yargı değerindedir. Yani deyimler, sözcüklerin; atasözleri ise cümlelerin işlevini yerine getirir.

Deyimler, bir kavamı karşılamayla; atasözleri ise bir deneyimi, bir tecrübeyi dile getirmeyle ilgilidir. Başka bir söyleyişle deyimler bir kişi ya da durumla ilgili yani özel, atasözleri ise tüm toplumla ilgili yani geneldir.

''Hamama gider, kurnaya; düğüne gider zurnaya aşık olur.'' kişiye yönelik, ''şıpsevdi'' insanlar için kullanılan bir deyimdir. ''Hamama giren terler.'' topluma yönelik ve tüm insanlarla ilgili bir gerçeği dile getiren bir atasözüdür.

Hiç yorum yok: