15 Kasım 2007 Perşembe

Patron Kim

Hani yönetenler, bazen diyorlar ya biz yönetilenlere, ‘Patron sizsiniz.’ nasıl hoşuma gidiyor anlatamam.

Patron benim. Hesap sormak en doğal hakkım. Alıyorum hepsini karşıma. Sor, sorabildiğin kadar: Kaç para topladın, topladığın paraları ne yaptın?...Ya da senin maaşın kaç para? Ne yer, ne içersin? Var mı dikili birkaç ağacın?... Sor babam, sor…

Soruyorum sormasına da hesap veren yok. Bu nasıl patronluk anlamış değilim. Sonra kızmıyorum dersem yalan olur kendi kendime, bir patron nasıl olur da sorduğu soruların yanıtını alamaz. Nasıl olur da öğrenemez bir elemanın kaç para aldığını, ne yiyip içtiğini, dikili birkaç ağacı olup olmadığını…

Ben bıkmadan usanmadan soruyorum; ama onlarda ‘tık’ yok. Onlara göre böyle şeyler söylenmezmiş. Ayıpmış, yasakmış. Ekonomiye zarar verirmiş. Onlar, neleri var neleri yok yazıp bir zarfa koyarlarmış. O zarfı da güzelce yapıştırıp çelik bir kasaya koyarlarmış. İçinde ne yazılı olduğunu bir kendileri, bir de Allah bilirmiş.

Ne kadar açık, ne kadar şeffaf(!) bir sistem değil mi?

Hesaba gelince. Allah dışında hiç kimseye hesap vermezlermiş. Oh, ne ala ne ala…

‘Vallahi ben patron olmaktan vazgeçtim, ben de böyle bir cennette halkın hizmetkarı olmak istiyorum.’ diyeceğimi sanıyorlar; ama yanılıyorlar. Çünkü ben bu ülkenin gerçek patronuyum. Çocuklarımız, onların çocukları... gelecek için ‘er veya geç’, bugün olmadı, yarın, yarın olmadı, öbür gün… ama mutlaka hesap sorarım.

Hiç yorum yok: